8.06.2011

camarillo

Öldüğümde midemden bir sürü bulut çıkaracaklar, çünkü boş vakitlerimde onların üzerinde yürüyüşlere çıkıyorum. En ufacık rüzgarda havalanıyorlar, yutuveriyorum işte.
Bu, minik çocukların hastayken şuruptan nefret etme hikayesi.
Bu, bir sirk cambazının ellerini unlamayı unutup havada ölüvermesi gibi.
Bu, kendine zarar vermenin en güzel yolunun koşmak olduğunu düşünen kızın düşünce balonu.
Bu, ekşi sakız yerken buruşturulan suratlar gibi.
Nanenin genzi yakması, fazla oksijenin kafa yapması gibi.
Anlatabiliyor muyum? Hakikaten anlatabiliyor muyum ben hakiki hissiyatları?
Bak, hakiki diyorum.
Hakikati kaybedeli ne de uzun yıllar oldu, ah diyorum.
Domatesli makarnamı üflerken çaktırmadan of çekiyorum.
Bazen mızmızlanıyorum, ellerim uyuşuyor, nabzım hızlanıyor, sağ parmakuçlarımı sol bileğime dayayıp hissettiğim sesten besteler yapıyorum.

Boş vakitlerimde çok uzunca yürüyorum, öyle ki bu uzunca’lar dolu vakitlerimi bile işgal ediyor.
Ama elimden bir şey gelmiyor üzgünüm; insan her gün 1 kilo bulut yutuyorsa, gerçekten hızlı yürüyemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder