5.17.2012

terk

Muhsin’le çok iyi anlaşırdık. Beni sevdiğini söylerdi. Bana gitmiş çiçekçiden orkide almış bi gün. Çok pahalı dedim nasıl aldın bunu.Sus diyip de öpüvermişti dudaklarımdan beni.
Biz inanın ki çok iyi anlaşırdık.
Hiç yakışıklı bir adam değildi Muhsin. Görenler “ne çirkin” derlerdi. “Senin gibi birinin yanına yakışıyor mu” derlerdi. Ama bana çok yakışıklı geliyordu işte. Nesini seviyordum bilmiyorum. Çok güzel kocaman bir kalbi de yoktu. Ama bana çok iyi davranırdı.Sokakta görseniz dönüp ikinciyi bakmayacağınız adamlardandı.Ama seviyordum işte ben. Ben O’na hiç aşık olmadım. Eğer aşık olsam kesin daha başka türlü olurdu midem. Ona az daha aşık olacak kadar çok sevdim ama. İnanın, çok sevdim.
Bana çok güzel şarkılar çalardı. Söylerdi de. Sesi çok güzel değildi ama olsundu. Ben çok seviyordum sesini. İnsan kendisine orkide alan adamın sesini sevmez de kiminkini sever söylesenize?
Bana hep iyi davrandı Muhsin. Muhsin bana oldum olası iyi davrandı.
Klasik, o büyük Leyla Mecnun aşklarından hiç olmadık biz. Ama beni hep el üstünde tutardı.
Kalbimi şöyle bi oyuversem içinden de, çıkarıp Muhsin’in avuçlarına tutuştursam; bak desem, şuna iyi bak muhafaza et desem. İnanın ki canından beri korur onu. Öyle sahi bir adamdı Muhsin.
Her sabah camın kenarına oturup uyanmamı beklerdi. Yok, o filmlerde gördüğümüz gibi yanıma uzanıp uyuyuşumu seyretmezdi. Ben zaten huylanırdım, uyurken izlensem yani. Ya da huylanmazdım da Muhsin öyle yapmıyor diye mi bunu huy edindim bilmiyorum.
Ben Muhsin için ne huylar edindim.
O yanımda olmadığında, O’nu hiç aramazdı gözlerim. Yaşayıp giderdim. Ocağa bi çay koyardım, eğilip kısık ateşinden sigaramı yakardım, hatta farkında olmayıp saçlarımı yakardım. Bir sürü ritüel kazandırırdım ben hayatıma Muhsin’in yokluklarında.
Eğer bir gün çok uzaklara giderse, alışmış olayım en azından diye.
Yaptığım en akıllıca iş buydu sanırım bizim ilişkiye dair. Ya da değildi.
Bilemiyorum.
Benim pek akıllıca davrandığımı söylemezdi. Ama çok güzel gülüyormuşum. Bazen çok duygulanıyormuşum. Saçlarım çok güzelmiş bi de. Bi de işte bazen bi kaç adamdan kıskanacağı tutardı beni.
Ben koskoca kadındım.Gözlerimin doluşlarının sebeplerini Muhsin bilmeyecekti de kim bilecekti? Onunla büyümüştüm.
Biz, inanın çok iyi anlaşırdık.
Ben hep, kıra inip piknik filan yapmayı hayal etmiştim onunla. Biliyorum komik, gülmeyin. Hani Türkan Şoray’la Ediz Hun’un yaptığı piknikler gibi. Veya durun durun; Tarık Akan’ın, Gülşen Bubikoğlu’nu kırda uyurken öpüşü gibi.
Ne bileyim.
Tamam, efsanevi aşık değildik de, kadındım ben işte be. Ötesi var mı bunun? Benim kalbim serçe gibiydi. E arada bir uçmak da isterdi.
Onunla el ele yürümeyi çok istedim. Biz çok iyi anlaşıyorduk da hiç el ele yürümüyorduk biliyor musunuz? Kimse bilmiyordu birbirimizin hayatında olduğumuzu onca zamandır. Oysa ben istiyordum ki herkes duysun. İmrensin.İmrenilcek gibi de değildik gerçi de işte, ne biliyim.
Ne biliyim ya.
Muhsin zaten gitti.
Keşke en azından gidişini, ağlaya sızlaya herkese duyurabilseydim.
Çünkü görseniz, gidişi bile imrenilcek gibiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder