6.02.2011

evin arka bahçesi hep çayırdı

 Sabah uyandığımda ilk işimdi pencereyi açıp arka tarafa bakmak. Kırık dökük apartman boşluğuydu ama bakıyordum işte. Çayırmış gibi. Yeşilmiş gibi mesela.
Öyle hayal ediyordum. Senin biraz realist olmam gerektiği konusundaki uyarılarını dinleyemiyordum çünkü o ara kettledaki su çoktan kaynamış oluyordu. Kahveleri hazırlamaya gidiyordum.
Kahveleri doldurduktan ve kaşıkla miktarını yine ayarlayamadıktan sonra çıplak ayaklarımı yerde sürte sürte arka pencereye koşuyordum işte.
Şu günlerimizin bi anlamı olmalıydı.
Pencereden her bakışımda bulutları pamuk şeker sanıcak kadar saf değildim elbette ama öyleymişler gibi davranmayı da seviyordum açıkçası.
Günlerimize anlam yüklemekti en büyük hobim. Severdim. Sevdiğim şeyleri yapar, sevdiğim insanlarla olurdum.
Bulut severdim.
Tadı damağımda kalırdı, onları pamuk şeker sandığım günler sonrasında.
Seni severdim.
Tadın damağımda kalırdı, benimsin sandığım günler sonrasında.

Şu günlerimizin bi anlamı olmalıydı.
Sanırım artık daha realist olmamın zamanı geliyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder